F.O.M.O.


 FOMO (Fear Of Missing Out), yani bir şeyleri kaçırma korkusu, günümüzde özellikle gençler arasında oldukça yaygın bir his olarak görülüyor. Bu korkunun kaynağı ise teknolojinin gelişmesi ve sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte yaşanan sürekli olarak güncellemeleri takip etme ve sosyal etkileşimde kalmaya çalışma baskısıdır.

Kişisel olarak, FOMO'nun zaman zaman insanlarda kaygı ve stres yaratabileceğine inanıyorum. Özellikle sosyal medyada sürekli olarak güncellemeleri takip etmek ve başkalarının paylaşımlarını görüp onların hayatlarını takip etmek, bazı insanlarda kıskançlık veya depresyon gibi olumsuz duyguları tetikleyebilir. Bu nedenle, insanların FOMO ile başa çıkabilmesi için kendi kendilerine sormaları gereken birkaç soru vardır:


 Bu şey benim için gerçekten önemli mi?

             Bu şeyi yapmamın gerçekten bir anlamı var mı?

                           Bu şeyi yapmazsam gerçekten çok şey kaybeder miyim?


Bu soruları kendimize sorduğumuzda, karar verme sürecimizi daha sağlıklı ve objektif hale getirebiliriz. Ayrıca, FOMO'nun neden olduğu kaygı ve stresle başa çıkmak için, sosyal medya kullanımını sınırlamak veya bazı uygulamaları tamamen kaldırmak gibi pratik adımlar atabiliriz.

Ancak, FOMO hissinin tamamen kötü olduğunu söylemek de yanlış olur. Bazı durumlarda, FOMO, bir şeyleri kaçırma korkusu olarak tanımlanan his, insanları daha fazla harekete geçirerek hayatlarında yeni deneyimler yaşamalarını sağlayabilir. Bu nedenle, FOMO'nun bazı insanlar için olumlu bir etki yaratabildiğini de unutmamalıyız.

FOMO korkusu, günümüzde yaygın bir duygu olsa da, insanlar bununla başa çıkabilirler. Objektif bir bakış açısıyla durumu değerlendirerek, sosyal medya kullanımını sınırlandırarak veya hayatlarında yeni deneyimler yaşamaya çalışarak FOMO ile başa çıkabilirler. Ayrıca, bu korkunun bazı durumlarda insanları daha fazla harekete geçirerek olumlu bir etki yaratabileceğini de unutmamalıyız.

Özellikle son yıllarda sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte, FOMO korkusunun arttığına şahit oldum. Sosyal medyada takip ettiğim kişilerin tatil fotoğraflarını, etkinlik davetlerini veya özel gün kutlamalarını gördüğümde, kendimi kaçırılan bir şeylerin olduğunu düşünürdüm. Bu durumda, kendimi bazen dışlanmış hissederdim.

Ancak daha sonra fark ettim ki, gerçekte bu insanların hayatı benim için hiç de önemli değildi. Bu nedenle, sosyal medyayı daha az kullanmaya ve kendi hayatımdaki anlamlı şeylere odaklanmaya başladım. Böylece, FOMO korkusu yavaş yavaş azaldı.

Aynı zamanda, FOMO hissinin bazı durumlarda insanları harekete geçirerek, yeni deneyimler yaşamaya teşvik edebildiğini de düşünüyorum. Örneğin, bir etkinliğe katılmak için son dakikada karar verip, farklı bir deneyim yaşamak veya sevdiğim bir sanatçının konserine gitmek için biletlerin tükendiği son anda bile umut etmek, beni heyecanlandıran şeyler arasındadır.

Sonuç olarak, FOMO korkusu bazen insanlar için olumsuz etkiler yaratabilirken, bazı durumlarda da olumlu bir etki yaratabilir. Önemli olan, bu korkunun neden olduğu kaygı ve stresle başa çıkabilme becerisine sahip olmak ve kendi hayatımıza odaklanarak, anlamlı deneyimler yaşamak için fırsatları aramaktır.